28 Şubat 2019 Perşembe



                       NEDEN ACABA?
Doğduğumuz yer mi yoksa doyduğumuz yer mi vatandır? Karnımızı doyuran, içimizi üstümüze sıcak bir yorgan çekmişiz gibi ısıtan, bayrağının altında kendimizi huzurlu ve güvende hissettiğimiz yerdir vatan. Toprağı vatan yapan, toprak sahibinin kendini vatanın sahibi ''vatandaş'' olarak görmesidir. Böyle görünce vatanın sorunu onun sorunu, vatanın refahı onun refahı olur. Ülkede vatanın derdini dert edinen o kadar kimse var ki dertten kederden çözüm bulamıyorlar. Laf yerine gelince yılların tecrübekârları lafa başlar, eğer ki yürek yemişsen durdur, tabi durdurabilirsen. Geçmişten gelen kendilerinin bizzat yaşayıp gördükleri yanlışları hiç yorulmadan hiç sıkılmadan anlatırlar onlar için bu artık bir zevk meselesi olmuştur. O zevkli ve ihtişamlı sohbet (!) sonu çözüme varmadan biter. Herkes çevreye, devlete olan kinini rahatsızlıklarını o muhabbetde ortaya döker. Ama kimsede çıkıp ''Ya ben bundan şikayetiyimde bunu nasıl düzeltebilirim'' demez. O kimseler sorunlarını dilden dile aktarınca sorunun çözüleceğini sanırlar ama hâlâ görmüyor musunuz sorunlar ağzınızdan şikayetlerinizi düşürmeyerek değil icraate girişerek çözülüyor. Şunu görebilsek ne mutlu bize .Sorunlarını insanlarla paylaşınca Bellemy, Jennefer filan gelip çözecek sanıyor birçok kimse. Bu bizim derdimiz bu derdi çözecek olanlarda bizleriz. Acıkınca bunu hisseden biziz. Kendimizi biz doyuruyoruz, kendi ihtiyacımızı biz karşılıyoruz. Arkadaşımız gelip ''Tatlım sen acıkmışsın sanırım ben hissettim gel seni doyurayım'' mı diyor. Pekı ya durum böyleyken hem bizi hem çevremizi etkileyen konularda neden bir şey yapmıyoruz? Olay çevremizi de etkiliyor diye sorunu çözme hükmü üzerimizden kalkıyor mu? Herkes ''Tamam ya çevremdeki bir kimse yapar'' diyor ama nafile. Herkes bu düşünce ile birbirine sorunun çözümünü bulmayı paslayınca sorunu çözecek pası tutacak kimse kalmıyor. Ya hadi el için yapmak zoruna gidiyor bari kendin için yap. Yok onun içinde o kadar TEMBEL olmuşuz ki susuzluktan ölsek tembelliğimizden su içmeyip öleceğiz .Evet buraya kadar bizde aynı şeyi yaptık hep sorunlardan bahsettik ama farklı olarak şunu ekliyorum bir ÇÖZÜM .
1.ÇÖZÜM : NEDEN ACABA? sorusunu sormak kendimize
2.ÇÖZÜM: TEMEL SORUNU ETKİLEYEN YARDIMCI SORUNLAR NELER
3.ÇÖZÜM: EĞER Kİ BİR ÇÖZÜM BULUR İSEK ÖNÜMÜZE ÇIKABİLECEK SORUNLAR NELER?
4.ÇÖZÜM: ÖNÜMÜZE ÇIKABİLECEK SORUNLARI NASIL ÇÖZÜLEBİLİRİZ?
5.ÇÖZÜM: TEMEL SORUNA KARŞILIK GELEBİLECEK ÇÖZÜMLER NELER?
6.ÇÖZÜM: BULUNAN ÇÖZÜMLER TOPLUMUN KARAKTERİSTİK YAPISINA, TÖRE VE İNANÇLARINA NE KADAR UYGUN?
7.ÇÖZÜM: ÇÖZÜM SORUNU YAŞAYAN KESİME EN ETKİLİ NASIL ENJEKTE EDİLEBİLİR?
8.ÇÖZÜM: ÇÖZÜMLER UYGULANDIĞINDA BAŞARILI OLMA YÜZDESİ NE KADAR ?
Bu çözüm basamakları izlenerek yapılan eleme ve seçimlerde bulunan çözümlerin daha aktif olmasını sağlayabilir.
Tabikide sorunlar toplumun olduğu kadar bizim de olduğu için ilk olarak bu soruları kendimize sormalıyız. İnsanın en büyük düşmanı insandır. Kişinin en büyük rakibi ise kendisidir. Biz kendi kendimize dokunmadıkça dışarıdan ne gelirse gelsin biz kendi ellerimizle vicdanımızın kapısını açmaz isek kimse açmaz açamaz çünkü o kapının anahtarı sadece bizde vardır

                                                                            İLKNUR PALABIYIK 
                                                                          NAMIDEĞER ESMERHANIMEFENDİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KORKU  Stefan Zweig'ın korku kitabında her şeye sahip olan bir kadının, sahip olduklarının kıymetini bilmemesi ve elinden kayacağını ...