28 Şubat 2019 Perşembe

BİLENLER EL KALDIRSIN
            Dünyaya gözümüzü açtığımız o gün, bir vatanın sahibi oluruz. Yıllar geçer sahip olduğumuz vatana bir şeyler katmak isteriz, ondan pek çok şey aldığımız gibi. Vatanın yaşaması devlete, devletin yaşaması ise millete bağlıdır. Ne zaman millet ve devlet bir olursa işte o zaman ölümsüz bir devlete sahip olmuş oluruz. İşte omdusmanlık yani T. C. Kamu Denetçiliği Kurumu bize bu yolda büyük bir köprü oluvermiştir. "Kamu ile derdi olan bize gelsin", çağrısı ile milleti devlete bağlamaya çalışmıştır.
            Devlet ne kadar mühim bir idare olsa bile onda da birtakım sorunlar çıkabilir, ki devlette çalışan kimseler de bu vatanın evladıdır. İnsanlığın dünya ile buluşması bile hatalar doğrultusunda iken hata yapmamamız evrensel kurallara aykırı gelir. Oluşan olumlu ya da olumsuz her eylem karşılıklıdır. Mesela kamuda çalışan kimseler vazifelerini doğru bir şekilde yerine getirseler vatandaş mağdur olmaz. Vatandaşta haklarını bilse ve korusa olay dostane bir boyutta, orada çözülür. Görüldüğü üzere vatandaş ve kamunun yaptıkları paraleldir.
            Kamu Denetçiliğinin, millet ile arasına kurduğu bu köprüde ayağa takılan ne bir çivi ne de bir taş vardır. Görevini yerine getirirken hiçbir ücret talep etmez ve her daim sorunları çözme peşinde koşar. Başvuruları kuraldan ötürü Türkçe alması gerekse bile tristlerin kendini açık ve net ifade ettiği yabancı dillerdeki başvuruları da kabul eder.
            Bu kadar kaliteli bir kurum olmasına karşın, kurum sürekli bir gelin çağrısında bulunmak zorunda kalıyor. Çünkü vatandaşımız ne bu kurumdan, ne haklarından ne de özgürlüklerinden haberdar. Bu haberdarsızlıkta diğer kurumların etkisi, milletin karakteristik yapısı, eğitim sistemimizin bize araştırma şevkini katamaması da büyük rol oynar. Mesela vatandaşın hastaneye gittiğinde maddi olarak sömürülmesi, ulaşmasının hak ve gerekli olduğu konulara ulaşamaması vatandaşı diğer kurumlardan da soğutur. Vatandaşın ulaşamadığı konulara ulaşmasını sağlayan bir kurumun olduğunu bilmemesi zaten acıların en büyüğüdür. Bunu bilmeyen vatandaş "Kol kırılsın yen içinde kalsın", der ve umursamaz olanı biteni. Bilen vatandaş ise sütten dili yandığı için yoğurdu üfleyerek başlar. Kişi kuruma başvurup polemiğe girmektense, en azından başım ağrımaz düşüncesi ile kurum tanımaz, kurum bilmez, kuruma ihtiyaç duymaz hale gelir. Ne yazık ki kişinin çözmeye çalıştığı problemler de genellikle kan, silah, acı ile süslenir. Buna rağmen Kamu Denetçiliği Kurumunun üstlendiği sorunlar en fazla 6 ay içerisinde çözülüyor ve bu durum hukuki, dostane bir boyut içerisinde.
            Omdusmanlık ya da Kamu Denetçiliği Kurumu... Herhangi bir ortamda şu isimler sorulsa ve BİLENLER EL KALDIRSIN denilse, oluşacak acı manzarayı hepimiz hayal edebiliyoruz sanırım. Kurum ne kadar kaliteli ve ne kadar milletin sorunlarını çözme arzusu ile yanan bir kurum olsa dahi biz vatandaş ile bu kurum arasındaki köprüyü güçlendirmediğimiz sürece kurumun kalitesinin millete hiçbir faydası olmayacaktır. Milletimizin birçok sorunu olmasına karşın en büyük sorun çakılsız, çivisiz köprüde milletimizin yürümeyi bilmemesidir. Kurumun çözmesi gereken "İlk Sorun" da budur aslında . Bu sorun çözüldüğü vakit Kamu Denetçiliği Kurumu milletin gözünde alacakaranlıkta ortaya çıkan kutup yıldızı gibi parlayacaktır
                                                                              İLKNUR PALABIYIK 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KORKU  Stefan Zweig'ın korku kitabında her şeye sahip olan bir kadının, sahip olduklarının kıymetini bilmemesi ve elinden kayacağını ...