28 Şubat 2019 Perşembe

GEZİ REHBERİ 2

                                          ORDU GEZİ REHBERİ
Bulutları kucaklayan ormanlarla kaplı yaylaları, Karadeniz boyunca uzanan plajları ve nefis lezzetleriyle, mutlaka görülmesi gereken bir Karadeniz güzelliğidir.
Ordu gezilecek yerler bakımından zengin ve çeşitlilik sunan bir il.
Yason Burnu YARIMADASI
YASONBURNU ile ilgili görsel sonucu
İl merkezine 35 kilometre uzaklıktaki Yason Burnu, adını Argonotlar’la beraber burada karaya çıkan Yason’dan alıyor. Burnun alt tarafında Panaya veya Hagios Nikolaos adlı tarihi manastır ve kilise var. Çaytepe sınırları içinde olan yarımada üzerindeki kilisenin adı yabancı kaynaklarda Jason’s Church diye de geçiyor. Kilise 1868’de yörede yaşayan Rumlar ve Gürcüler tarafından yaptırılmış. Zamanla yıkılmaya yüz tutan kilise, 2004 yılında restorasyon çalışmaları ile aslına en uygun biçimde onarılmış. Sadece kubbesi Osmanlı tarzında olan Rum kilisesi, bugün Karadeniz Bölgesinde deniz kıyısında olan tek kilise. Evlenmekte olan çiftler buraya gelip gelin damat fotoğrafı çektiriyorlar. Hem yeşillik hem deniz olsun diyenlere güzel bir tercih.
PERŞEMBE YAYLASI
perşembe yaylası ile ilgili görsel sonucu
Karadeniz Bölgesinde bir benzeri bulunmayan Perşembe Yaylası Menderesleri’nin bir dünya mirası olarak korunması amacıyla tescil işlemleri son aşamadadır. 
1991 yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile Turizm Merkezi ilan edilmiştir. Aybastı ilçemize 17 km. mesafede bulunur. Rakımı yaklaşık 1.500 m. civarındadır. Her yıl Temmuz ayı içinde yayla şenlikleri yapılmaktadır. Şenliklerde çeşitli yarışmalar, folklor 
gösterileri, konserler, sosyal ve kültürel etkinlikler,güreş müsabakaları, at yarışları vb. 
etkinlikler düzenlenmektedir. Yayla yolunun büyük kısmı asfalt, kalanı stabilize yoldur. 
Yorgunluk atmak, piknik yapmak, safari, yamaç paraşütü için idealdir. Yaylada aynı zamanda, eşsiz güzelliğe sahip tabiat harikaları, tarihi eserler ve alanlar mevcuttur. Kümbetler, Çiseli Şelalesi, Karga Tepesi bunlara örnektir.
Yeşil, doğa, huzur diyenlerdenseniz Perşembe Yaylası tam sizlik.

BOZTEPE 

Görüntünün olası içeriÄŸi: gökyüzü, açık hava ve doÄŸaOrdu şehri Boztepe’nin yamaçlarına serilmiştir. Denizden 450 mt. yükseklikte olup, Ordu'nun tüm güzelliklerini, Karadeniz’in muhteşemliğini Boztepe’den seyretmek doyumsuzdur. 
İl merkezine 6 km. mesafede olup asfalt yolla ve dilerseniz teleferikle ulaşmak mümkündür. Yeme içme ve dinlenme tesisleri ile ormanlık piknik alanları mevcuttur.


ÇAMBAŞI YAYLASI 
çambaşı yaylası ile ilgili görsel sonucuKaradeniz Bölgesi’nin en önemli yaylalarındandır. Hem yaz hem kış aylarında turizm için bulunmaz doğal güzellik ve özelliklere sahiptir. Deniz seviyesinden 1,850 m. yükseklikte olan yayla’nın ulaşımı, Ordu - Kabadüz - Çambaşı güzergahını oluşturan asfalt yol ile sağlanmaktadır. Modern iki otel ve restoran mevcuttur. Çarşısı, pazarı, 
piknik yerleri, lokantaları vardır. Doğal güzellikleri ile muhteşemdir. Bu yörede bütün doğa sporlarını profesyonel olarak yapmak mümkündür. Sahil kesimindeki nüfusun büyük bir bölümü yaz mevsiminde bu yaylaya çıkmaktadır. Ordu'nun 61 km. güneyinde olan bu yaylada, birkaç tane alabalık üretim çiftliği vardır. 72 obası ve 100 bin dönümlük alanı ile ülkemizin en geniş yaylalarından biridir. 
Şehir ile yayla arasında düzenli olarak minibüs seferleri düzenlenmektedir. Yaylada 
elektrik, telefon mevcuttur. Bakkal, kasap, et lokantaları, sağlık ocağı ve Jandarma karakolu bulunmaktadır. 
ÇAMBAŞI KAYAK MERKEZİ 
çambaşı kayak merkezi ile ilgili görsel sonucu
Kabadüz ilçe sınırları içerisinde bulunan turistik önem sahip Çambaşı Yaylası’nı Ordu’nun Turizm cazibe merkezlerinden biri haline getirmek amacıyla 2010 yılında Çambaşı Kayak Merkezi yapım çalışmaları başlatılmıştır. Proje kapsamında telesiyej yapımı, kayak evi, otel, helikopter pisti ile idari ve sosyal tesisler bulunmaktadır. 300 m’lik babylift montajı yapılmış, snovtrack alınmıştır. İdare ile hizmet binası ile kafeterya ve sosyal tesisler 2012 yılında hizmete girmiştir. 1 km uzunluğunda kayak pisti bitirilme aşamasına gelmiştir. Telesiyej ve diğer tesislerin projesi tamamlanmış olup yapı ihalesi yapılmıştır. Yapımı bu yıl tamamlanan kayak merkezi misafirleri bekliyor. Kar ve yeşillik diyorsanız burayı listenizin ilk sırasına yazabilirsiniz.

ORDUDAN ALINABİLECEK HEDİYELİKLER
 Ordu şehri kivisi'yle ünlü bir şehirdir. Ülkemizin Kivi Üretiminin %17,6'sı Ordu'da yapılmaktadır.
Ordu balı, fındığı ile ünlü bir şehirdir. Gezdiğiniz yerlerden magnet tarzı hediyelikler'de bulabilirsiniz.
Arkadaşlarınıza ve ailenize hediye almayı unutmayınız. :)
                                                                               
                                   UMARIM BİR GÜN  YOLUNUZ  ORDUYA DÜŞER...

=GÖRSEL KAYNAKÇASI=
Görsel 1 https://omudedikodu.com/sozluk/yason-burnu
Görsel 2 https://www.kampyerleri.org/aybasti-persembe-yaylasi-kamp-gezi-rehberi/
Görsel 3 bana aittir.
Görsel 4 https://memleketordu.net/cambasi-yaylasi-kapilarini-acti/
Görsel 5 http://www.hayatgazetesiordu.com/guncel-haberleri/cambasi-kayak-ussu-oldu.html
                                                                                                    
                                                                                          ↣BETÜL ALEYNA KANBUR↢



                       NEDEN ACABA?
Doğduğumuz yer mi yoksa doyduğumuz yer mi vatandır? Karnımızı doyuran, içimizi üstümüze sıcak bir yorgan çekmişiz gibi ısıtan, bayrağının altında kendimizi huzurlu ve güvende hissettiğimiz yerdir vatan. Toprağı vatan yapan, toprak sahibinin kendini vatanın sahibi ''vatandaş'' olarak görmesidir. Böyle görünce vatanın sorunu onun sorunu, vatanın refahı onun refahı olur. Ülkede vatanın derdini dert edinen o kadar kimse var ki dertten kederden çözüm bulamıyorlar. Laf yerine gelince yılların tecrübekârları lafa başlar, eğer ki yürek yemişsen durdur, tabi durdurabilirsen. Geçmişten gelen kendilerinin bizzat yaşayıp gördükleri yanlışları hiç yorulmadan hiç sıkılmadan anlatırlar onlar için bu artık bir zevk meselesi olmuştur. O zevkli ve ihtişamlı sohbet (!) sonu çözüme varmadan biter. Herkes çevreye, devlete olan kinini rahatsızlıklarını o muhabbetde ortaya döker. Ama kimsede çıkıp ''Ya ben bundan şikayetiyimde bunu nasıl düzeltebilirim'' demez. O kimseler sorunlarını dilden dile aktarınca sorunun çözüleceğini sanırlar ama hâlâ görmüyor musunuz sorunlar ağzınızdan şikayetlerinizi düşürmeyerek değil icraate girişerek çözülüyor. Şunu görebilsek ne mutlu bize .Sorunlarını insanlarla paylaşınca Bellemy, Jennefer filan gelip çözecek sanıyor birçok kimse. Bu bizim derdimiz bu derdi çözecek olanlarda bizleriz. Acıkınca bunu hisseden biziz. Kendimizi biz doyuruyoruz, kendi ihtiyacımızı biz karşılıyoruz. Arkadaşımız gelip ''Tatlım sen acıkmışsın sanırım ben hissettim gel seni doyurayım'' mı diyor. Pekı ya durum böyleyken hem bizi hem çevremizi etkileyen konularda neden bir şey yapmıyoruz? Olay çevremizi de etkiliyor diye sorunu çözme hükmü üzerimizden kalkıyor mu? Herkes ''Tamam ya çevremdeki bir kimse yapar'' diyor ama nafile. Herkes bu düşünce ile birbirine sorunun çözümünü bulmayı paslayınca sorunu çözecek pası tutacak kimse kalmıyor. Ya hadi el için yapmak zoruna gidiyor bari kendin için yap. Yok onun içinde o kadar TEMBEL olmuşuz ki susuzluktan ölsek tembelliğimizden su içmeyip öleceğiz .Evet buraya kadar bizde aynı şeyi yaptık hep sorunlardan bahsettik ama farklı olarak şunu ekliyorum bir ÇÖZÜM .
1.ÇÖZÜM : NEDEN ACABA? sorusunu sormak kendimize
2.ÇÖZÜM: TEMEL SORUNU ETKİLEYEN YARDIMCI SORUNLAR NELER
3.ÇÖZÜM: EĞER Kİ BİR ÇÖZÜM BULUR İSEK ÖNÜMÜZE ÇIKABİLECEK SORUNLAR NELER?
4.ÇÖZÜM: ÖNÜMÜZE ÇIKABİLECEK SORUNLARI NASIL ÇÖZÜLEBİLİRİZ?
5.ÇÖZÜM: TEMEL SORUNA KARŞILIK GELEBİLECEK ÇÖZÜMLER NELER?
6.ÇÖZÜM: BULUNAN ÇÖZÜMLER TOPLUMUN KARAKTERİSTİK YAPISINA, TÖRE VE İNANÇLARINA NE KADAR UYGUN?
7.ÇÖZÜM: ÇÖZÜM SORUNU YAŞAYAN KESİME EN ETKİLİ NASIL ENJEKTE EDİLEBİLİR?
8.ÇÖZÜM: ÇÖZÜMLER UYGULANDIĞINDA BAŞARILI OLMA YÜZDESİ NE KADAR ?
Bu çözüm basamakları izlenerek yapılan eleme ve seçimlerde bulunan çözümlerin daha aktif olmasını sağlayabilir.
Tabikide sorunlar toplumun olduğu kadar bizim de olduğu için ilk olarak bu soruları kendimize sormalıyız. İnsanın en büyük düşmanı insandır. Kişinin en büyük rakibi ise kendisidir. Biz kendi kendimize dokunmadıkça dışarıdan ne gelirse gelsin biz kendi ellerimizle vicdanımızın kapısını açmaz isek kimse açmaz açamaz çünkü o kapının anahtarı sadece bizde vardır

                                                                            İLKNUR PALABIYIK 
                                                                          NAMIDEĞER ESMERHANIMEFENDİ

VATAN VE MİLLET AŞKI

  Bir insanın kendini ait hissettiği, bir toplulukla tek yürek olarak yaşam sürdüğü, ve gerekirse uğrunda canını verebileceği toprak, vatanıdır. Vatan ile yurt aynı anlamdadır.
  Bayrak, vatan sevgisi ve beraberinde getirdiği özgürlüğe, bağımsızlığa düşkün olmak; yine vatanın, bayrağın, tarihin için gerektiğinde ölümü göze almak çok farklı ve kutlu bir davadır. Vatan: Halkı meydana getiren, birleştiren manevi ihtiyaçların başında gelir. Millet: Her daim birlik beraberlik halinde üzerinde yaşamayı kabul ettikleri vatanın sahibi ve sevdalısı olan topluluktur; ülkesindeki eksiklere rağmen dimdik ayakta, yurduna bağlı, her zaman zorluklara göğüs gerebilen ve ülkesinde olduğu her saniyeden keyif alandır. Bu milletin yurttaşı şu anda bulunduğu noktanın ne zorluklarla ayaklarının altına serildiğinin bilincinde olarak; ülkesinin, toprağı altında yatan şehitlerin kanlarıyla kutsal olduğunu boynuna madalyon ederek yola çıkmalıdır. Tarihini bilmeli, eleştirerek sahip çıkmalıdır. Bunları benimsediyse geriye kültürünü, geleneklerini, atalarını, dilini, dinini ve kendisini bilerek gerçek bir vatansever olması kalmıştır. İnsanın ait olduğu yer vatanıdır. Doğup büyüdüğü, kültürünü benimsediği, ondan ayrıldığında yaşadığı hüzün ve özlemdir. Atan kalbidir. Bu uğurda şehadet şerbeti içtiği ya da içebileceği, canını seve seve feda edebilenin cennetidir bu yurt. Yani sadece korumak değil, yürek vermek de önemlidir. Bunların hepsi birbirine kenetlenmiş bir halkın var olmasıyla mümkündür. Bir halk devletin varlığıyla, devlet de vatan ve halk ikilisiyle mevcudiyetini korur. Vatan yoksa millet de devlet de var olamaz. Bunlar sayesinde insan içgüdüsünde vatan ile tütsülenen şeref, namus duyguları yitirilir. Bu duyguları korumak, yine vatanını sevmekle alakalıdır. Vatanseverlik duygusunu üstlenmek, insanların ömrü boyunca etkilenerek yaşadığı olaylardan hareketle tercihine bağlıdır. Maddi ve manevi açıdan çoğu istekte yeterli olan ülkemiz ‘’gerçekçi’’ sevenleriyle şahlanacaktır.
  Her yiğidin harcı değildir bu cennet vatana gönül vermek, hakiki ve içten duygular beslemek. Yurt aşkı: Yeri geldiğinde Nene Hatun olabilmektir, yeri geldiğinde Seyit Onbaşı. Unutmamak gerek!  ‘’ Toprakları toprak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.’’
                                                                                                                        
                                                                                                                      
                                                                                                                          Esma AVCI








BİLENLER EL KALDIRSIN
            Dünyaya gözümüzü açtığımız o gün, bir vatanın sahibi oluruz. Yıllar geçer sahip olduğumuz vatana bir şeyler katmak isteriz, ondan pek çok şey aldığımız gibi. Vatanın yaşaması devlete, devletin yaşaması ise millete bağlıdır. Ne zaman millet ve devlet bir olursa işte o zaman ölümsüz bir devlete sahip olmuş oluruz. İşte omdusmanlık yani T. C. Kamu Denetçiliği Kurumu bize bu yolda büyük bir köprü oluvermiştir. "Kamu ile derdi olan bize gelsin", çağrısı ile milleti devlete bağlamaya çalışmıştır.
            Devlet ne kadar mühim bir idare olsa bile onda da birtakım sorunlar çıkabilir, ki devlette çalışan kimseler de bu vatanın evladıdır. İnsanlığın dünya ile buluşması bile hatalar doğrultusunda iken hata yapmamamız evrensel kurallara aykırı gelir. Oluşan olumlu ya da olumsuz her eylem karşılıklıdır. Mesela kamuda çalışan kimseler vazifelerini doğru bir şekilde yerine getirseler vatandaş mağdur olmaz. Vatandaşta haklarını bilse ve korusa olay dostane bir boyutta, orada çözülür. Görüldüğü üzere vatandaş ve kamunun yaptıkları paraleldir.
            Kamu Denetçiliğinin, millet ile arasına kurduğu bu köprüde ayağa takılan ne bir çivi ne de bir taş vardır. Görevini yerine getirirken hiçbir ücret talep etmez ve her daim sorunları çözme peşinde koşar. Başvuruları kuraldan ötürü Türkçe alması gerekse bile tristlerin kendini açık ve net ifade ettiği yabancı dillerdeki başvuruları da kabul eder.
            Bu kadar kaliteli bir kurum olmasına karşın, kurum sürekli bir gelin çağrısında bulunmak zorunda kalıyor. Çünkü vatandaşımız ne bu kurumdan, ne haklarından ne de özgürlüklerinden haberdar. Bu haberdarsızlıkta diğer kurumların etkisi, milletin karakteristik yapısı, eğitim sistemimizin bize araştırma şevkini katamaması da büyük rol oynar. Mesela vatandaşın hastaneye gittiğinde maddi olarak sömürülmesi, ulaşmasının hak ve gerekli olduğu konulara ulaşamaması vatandaşı diğer kurumlardan da soğutur. Vatandaşın ulaşamadığı konulara ulaşmasını sağlayan bir kurumun olduğunu bilmemesi zaten acıların en büyüğüdür. Bunu bilmeyen vatandaş "Kol kırılsın yen içinde kalsın", der ve umursamaz olanı biteni. Bilen vatandaş ise sütten dili yandığı için yoğurdu üfleyerek başlar. Kişi kuruma başvurup polemiğe girmektense, en azından başım ağrımaz düşüncesi ile kurum tanımaz, kurum bilmez, kuruma ihtiyaç duymaz hale gelir. Ne yazık ki kişinin çözmeye çalıştığı problemler de genellikle kan, silah, acı ile süslenir. Buna rağmen Kamu Denetçiliği Kurumunun üstlendiği sorunlar en fazla 6 ay içerisinde çözülüyor ve bu durum hukuki, dostane bir boyut içerisinde.
            Omdusmanlık ya da Kamu Denetçiliği Kurumu... Herhangi bir ortamda şu isimler sorulsa ve BİLENLER EL KALDIRSIN denilse, oluşacak acı manzarayı hepimiz hayal edebiliyoruz sanırım. Kurum ne kadar kaliteli ve ne kadar milletin sorunlarını çözme arzusu ile yanan bir kurum olsa dahi biz vatandaş ile bu kurum arasındaki köprüyü güçlendirmediğimiz sürece kurumun kalitesinin millete hiçbir faydası olmayacaktır. Milletimizin birçok sorunu olmasına karşın en büyük sorun çakılsız, çivisiz köprüde milletimizin yürümeyi bilmemesidir. Kurumun çözmesi gereken "İlk Sorun" da budur aslında . Bu sorun çözüldüğü vakit Kamu Denetçiliği Kurumu milletin gözünde alacakaranlıkta ortaya çıkan kutup yıldızı gibi parlayacaktır
                                                                              İLKNUR PALABIYIK 

FİLM TAVSİYELERİ 2

                 


                       FİLM TAVSİYELERİ2

6)Leon the professional-Leon Sevginin Gücü
(1994)
Yönetmen:Luc Besson
IMDb:8,5
leon filmi ile ilgili görsel sonucu




Leon benim için çok önem içeren bir film çünkü sevginin gücünün önemini anlatıyor.


Filmin konusu mathilda adlı kızın babasının uyuşturucu işiyle uğraşması. Ve Gary oldman'ın o uyuşturucu ararken tüm ailesinin ölmesi. Ve mathilda küçük kardeşinin ölümünün intikamını almak için Leon denen komşusu olan tetikçinin yanına sığınır. Ve leon'a duyduğu sonsuz sevgi ve aşkı konu alır. Leon o adamı öldürmek için kendi canını feda eder. Ve işte sevginin gücü en güçlü güç. Benim bu filme puanım 5 üzerinden 5. Çünkü bu film benim en sevdiğim filmlerden sadece biri. Umarım sizlerde benim kadar etkilenip, beğenerek izlersiniz.





7)Babam Ve oğlum
(2005)
Yönetmen: Çağan Irmak
IMDb:8,4

babam ve oğlum ile ilgili görsel sonucu

Bu film de beni etkileyen çok fazla şey var. Zaten en başta Türkiye'nin ve dünyada da tanınan Çağan Irmak çok değerli bir yönetmen. Ayrıca dev bir kadrosu var. Film de herkes rolünü tam kararında oynadı. Film babasını yıllar önce terk etmiş bir adamın, oğluyla beraber eski evine hastalığından dolayı çocuğunu emanet edebileceği bir yuva bırakmak için gelmesini anlatıyor. Babası'nın son sahnede "Açeydim kollarım mı da gitme diyeydim."Sözleri dalga konusu olsa da bence çok duygusal ve anlamlıydı. Ben bu filme hem türk olduğundan ve böyle bir yapım kadrosunun ve oyuncu kadrosunun çok iyi olduğundan dolayı. Ve ayrıca konusunun ve senaryosunun çok iyi olduğundan dolayı, ben 5 üzerinden 5 veriyorum. Umarım sizde benim kadar etkilenip, severek okursunuz.






8)Unutursam Fısılda🎥

(2014)
Yönetmen:Çağan Irmak
IMDb:6,6



unutursam fısılda ile ilgili görsel sonucu




Bu film de yine Çağan Irmak'tan ve yine harika bir yapıt. Bu filmin konusu ise, ablasının şiir defterini çalıp star olan ayperinin yükselişini ve alçalışını anlatır. Ablasının her şeye rağmen onu affetmesi ve yıllar sonra barışıp bir konser düzenlemesi. Bu filmde herşeye rağmen affetmenin değerini öğrendim. Bu filme 5 üzerinden puanım 4.Umarım severek izlersiniz.






YEŞİL YOL ile ilgili görsel sonucu
9)Green Way-Yeşil Yol
(1999)
Yönetmen: Frank Darabont
IMDb:9,5

Bu film beni ciddi anlamda beni çok ama çok etkilemiştir. Aralarından en sevdiğim filmlerden biri olan Yeşil Yol, Çok ama çok güzel bir filmdi. Ayrıca çokta etkileyici. Birini öldürdüğünden dolayı hapse giren bir adamın aslında çok iyi ve çok koca yürekli bir adam olduğunu gözler önüne serer. Aslında kocaman vücutlardan güzel ruhlar çıkabilir. İdam sahnesinde herkesin gözleri yaşlıydı. Çünkü o başka birinin acısını bile kendisi yaşayabilecek kadar koca yürekliydi. Ben bu filme gerçekten ayrı bir haz duyduğum için 5 yıldız veriyorum. Bak kesin olarak söylüyorum. Bu film herkesi derinden etkileyecektir.
10)Me Before You- Senden Önce Ben
(2016)
Yönetmen:Thea Sharrock
IMDb:7,4
SENDEN ÖNCE BEN ile ilgili görsel sonucu

Bu film en sevdiğim aşk filmlerinden biri, yeni bir yapım olması ve güzel bir kitaptan alıntı olması gerçekten güzeldi.
Filmin konusu bir trafik kazasında vücudunun yüzde 75 ini hareket ettiremeyen bir adamın kendisine bir bakacak kişilere kendinden uzaklaştırarak onları işlerini zorlaştırır. Ama bir kız gelir ki o kız bu adamın çıkardığı zarluklara karşı dik durur. Ve adam kadınla eğlenmeye başlar. Gezerler, eğlenirler, gülerler... Hiç olmadığı kadar. Sonra... Sonrasını da izleyince öğrenirsiniz. Ama şunu söyliyim filmin sonu çok ama çok üzücü bitiyor. Bu filme puanım 3. Umarım severek izlersiniz.



                                                                                         
                EBRU SAMİRA AYDOĞDU




TUĞBA YURT – “MASAL”


Tuğba Yurt 2018’i kârlı kapatanlardan oldu. Hem 2017’de piyasaya çıkmış “İnceden İnceden”in rüzgârı esmeye devam etti, hem de üzerine “Yine Sev Yine” gibi “hit” çıkardı.
Tuğba iyi bir şarkıcı. Orta halli bir şarkıyı bile kolayca parlatabiliyor (ki bence “Yine Sev Yine” öyle bir şarkıydı.) Duruşu ve stratejisi ile de kendini doğru bir yere konumlandırdı. Tek eksiği geldiği noktayı tescilleyecek bir albüm. O da bu son tekliden sonra gelecekmiş bildiğim kadarıyla.
Geçtiğimiz günlerde piyasaya sürülen son Tuğa Yurt teklisi “Masal”, DMC etiketi taşıyor. Şarkının sözleri Gökhan Şahin’e, müziği Melda Gürbey’e ait, düzenleme ise Serkan Ölçer tarafından yapılmış.
Çok bildik tarzda, İspanyol yürüyüşlü, Akdeniz ezgili bir şarkı bu. Tam da sevdiğimiz türden bir melodik yapı, etkili sözler ve Tuğba Yurt’un tertemiz şarkıcılığı ile ilk dinleyişte kulağa yerleşiyor. Bir Tuğba Yurt albümüne kadar bizi oyalar mı? Rahatlıkla oyalar.
                                                                                                                              ECE  ÜNAL 



GÜLŞEN – “BİR İHTİMAL BİLİYORUM”


Gülşen yıl bitmeden son golü attı. 2016’da yayımlanan son albümünden sonra 2017’yi Mirkelam, 2018’i de Yıldız Tilbe saygı albümlerindeki “cover”larla kapatacak gibiydi ama son dakikada Gülşen cephesinden yeni bir şarkı geldi. “Bir İhtimal Biliyorum”, geçtiğimiz günlerde DMC etiketiyle yayımlandı. Söz ve müziği Gülşen’e ait şarkının düzenlemesi Ozan Çolakoğlu imzası taşıyor.
Bu şarkı Türkiye’de popüler müziğin 2018 yılını özetler gibi. “Trip”ler, “trip-hop”lar, “hip-hop”lar, “deep house”lar filan derken güncel müziğin evrildiği yer tipik bir Gülşen şarkısının içinden geçirilirken üzerine bu topraklara mahsus son modamız “arabesk-rap” sosu mebzul miktarda dökülerek ortaya garantili bir “hit” çıkarılmış.
Üç beş yıl önce Gülşen böyle bir beste yapsa dibine kadar EDM bir düzenlemeyle, 130 BPM olarak dinlerdik muhtemelen. Ama pop müzik tam da böyle bir şey işte. Günü yakaladığın kadar varsın.
Meseleye buradan bakarsanız da ortada gayet başarılı bir iş var. Gülşen ve Ozan Çolakoğlu’nu tebrik etmek lazım. Zira “Pop müzik bitti, artık yeni moda ‘rap’ müzik,” filan diyorlar ya… Geçin bunları. Pop müzik bitmez. Pop müzik her duruma bir şekilde ayak uydurur ve oradan yeniden doğar.
Bir ara “rock” müzik popu bitirdi sanılıyordu ama sonra pop müzik “rock” müziği de içine alıp sulandırıverdi. Aynı şey daha önce arabesk müzikte de olmuştu. Göreceksiniz, yakın gelecekte alternatif ve “rap” de aynı kazanda kaynayacak. Bu şarkı “rap” için formülü vermiş bile. Önümüzdeki dönemde popçular tarafından bu formülün tepe tepe kullanılacağını görmek şaşırtıcı olmayacak.
                                                                                                                                      ECE  ÜNAL

GEZİ REHBERİ :)



                              GİRESUN GEZİ REHBERİ 
Giresun, Karadeniz Bölgesi'nin Doğu Karadeniz bölümünde, Kuzey Anadolu dağları ile çevrili Karadeniz'in en güzel, en yeşil şehirlerinden biridir.
Bulutları kucaklayan ormanlarla kaplı yaylaları, Karadeniz boyunca uzanan plajları ve nefis lezzetleriyle, mutlaka görülmesi gereken bir kuzey güzelliğidir.
Giresun-Gezi-Rehberi

Giresun Gezilecek Yerler
Gezilecek pek çok yeri bulunan Giresun’da Giresun Adası, başlı başına bir güzellik. Adada doğal güzelliklerin yanı sıra sur kalıntıları, kuleler ve manastırlar da bulunuyor. Kurtuluş Savaşı’nda savaşan Giresunlu gazi ve şehitlere ait hatıraların ve savaşa dair anıların sergilendiği Kuvay-ı Milliye ve Osman Ağa Müzesi Giresun’da gezebileceğiniz müzelerden. Giresun Kalesi, Bedrama Kalesi ve Tirebolu Kalesi hem eşsiz manzaraları hem de tarihi önemi ile kesinlikle görülmeye değer.

Türkiye’nin yayla başkenti Giresun, yayla turizminin en geliştiği Karadeniz şehridir. Kentin doğusundaki Sis Dağı Yaylası’ndan batısındaki Paşa konağı Yaylası’na kadar yayla turizmi, eko-turizm ve çim kayağı, yamaç paraşütü, kış kayağı, trekking, rafting, kamp karavan, av turizmi gibi pek çok aktiviteye imkân sağlıyor. Eğer yazın bir Giresun seyahati planlıyorsanız, Karadeniz’in tadını Giresun plajlarında çıkarmanız mümkün.
1.)GİRESUN KALESİ
Giresun-Gezi-Rehberi-Kale
Giresun Kalesi, zengin bir tarihi kültüre sahip Giresun’un merkezinde kurulu, Rumlardan kalan az sayıdaki tarihi eserden biri. Birinci derece doğal ve arkeolojik sit alanı olan Giresun Kalesi’nde Milli Mücadele Kahramanı Topal Osman Ağa’nın anıt mezarı, mağaralar, kaba taşlarla örülmüş surlar ve taş kabartmalar bulunuyor. Aynı zamanda dinlenme yerleri, park ve bahçelerle düzenlenmiş olan kale nefis bir seyir mekânı. Burası Giresun merkezini detaylı bir şekilde görmek ve izlemek için güzel bir mekandır.
Giresun-Gezi-Rehberi-Giresun-Adasi2.)GİRESUN ADASI
Doğu Karadeniz’in, insan yaşayabilen tek adası olan Giresun Adası, II. derece doğal ve arkeolojik sit alanı. Kıyıdan 1 mil açıkta yer alan ve yüzölçümü 40 dönümü bulan adaya kıyıdan yarım saatte ulaşım mümkün. Üzerinde sur ve manastır kalıntılarının bulunduğu ada, mitolojideki ünlü Altın Post seferinde Herkül ve arkadaşlarının uğradığı yerlerden biri. Her yıl 20 Mayıs’ta yapılan Aksu Şenlikleri sırasında dilek tutulan ve kayıklarla çevresinde dolaşılan Giresun Adası’nın eşsiz doğasına tanıklık edebilirsiniz.
3.)KÜMBET YAYLASI
Giresun-Gezi-Rehberi-Kumbet-Yaylasi
                                                        Giresun kent merkezine 60 km uzaklıktaki, kentin en önemli turizm alanlarından olan Kümbet Yaylası’na Giresun-Dereli’den sonra Güdül-Yüceköy üzerinden ya da Şebinkarahisar yolu, İkisu-Uzundere üzerinden ulaşım mümkün. Gür ormanlarla ve çiçeklerle bezeli bu güzel yayla temiz havası ve eşsiz doğası bakımından Türkiye’nin en iyi yaylası olarak kabul ediliyor. Şirin yayla evlerinin eşsiz Karadeniz lezzetleri ile birleştiği yaylada, her yıl temmuz ayında şenlikler de düzenleniyor.
Yeşil var huzur var diyenlerdenseniz bu yer tam size göre...
4.)SİS DAĞI YAYLASI
Giresun-Gezi-Rehberi-Sis-Dagi
Görele ilçesinin sahile 40 km mesafedeki en büyük dağı ve Aladağ’ın en yüksek tepesi olan Sis Dağı, Alimeydan Dağı olarak da bilinen 2182 m yüksekliğe sahip. Trabzon ve Giresun il sınırında yer alan bu yörede kar Temmuz başına kadar erimiyor. Kışın kar uzunluğu 1 metre'yi bulmaktadır. Sis Dağı Yaylası’nın eteklerinde ve çevresinde Kabesuyu, Alanobası, Karageliş, Kurtini, Çalış Obası, Oğulbey, Örümcek Obası, Seyit Ahmet Obası, Göcüktane Yaylaları bulunuyor. Türkiye’nin en benzersiz yörelerinden olan Sis Dağı Yaylası’nda her yıl temmuz ayında Sis Dağı Şenlikleri düzenleniyor. Sis Dağı’na Giresun-Eynesil yakınlarında sahilden içeri giren yaklaşık 40 kilome’lik köy yolu ile ulaşım mümkün.
Yeşilliği ve sessizliği tercih edenlerdenseniz bu yayla tam sizlik.
5.)TİREBOLU VE TİREBOLU KALESİ
Giresun-Gezi-Rehberi-Tirebolu-Kalesi
Doğal güzelliklerinin yanı sıra zengin tarihiyle de ön plana çıkan Tirebolu, Giresun kent merkezine 45 km uzaklıkta, tarihi MÖ 7.yüzyıla dek uzanan, dünyanın en kaliteli fındığının yetiştiği bölge. Aynı zamanda Giresun ve çevresinin en turistik bölgesi olan Tirebolu’nun simgesi Tirebolu Kalesi ise MÖ 13 ve 15.yüzyıllar arasında, üç yanı denizle çevrili yüksek kayalık bir araziye inşa edilen tarihi bir Bizans yapısı. Kaleden Tirebolu’nun manzarasını izlemek de burada mutlaka yapılması gerekenler arasında. Tarihi kaleleri, Rumlardan kalan eski yapı ve kilise kalıntıları, plajları ve Bedrama Kalesi de mutlaka görülmeli.
Tarihi yerlere meraklıysanız Tirebolu ilçesi tam sizlik.
GİRESUN'DA YEME-İÇME


giresun pidesi ile ilgili görsel sonucu
Giresun, Karadeniz’in geleneksel lezzetlerinin yanı sıra Türk mutfağı ve dünya lezzetlerinden örnekler bulabileceğiniz çok sayıda mekana ev sahipliği yapıyor. Şehrin en bilinen lezzeti Giresun pidesi.
Giresun ilçesine girdiğiniz itibaren her yerde pide salonu bulabilirisiniz.




GİRESUN'DAN ALINABİLECEK HEDİYELİKLER
Giresun-Gezi-Rehberi-Findik
Giresun, fındık üretimi ile öne çıkan bir Karadeniz şehri. Şehrin merkezi noktalarında onlarca farklı çeşit fındık ezmesi bulabilirsiniz. Taze ve kavrulmuş fındık, pikola gibi ürünler de Giresun’dan dönerken yanınıza alabileceğiniz hediyelik ürünlerden. Ordu ile Giresun’un arasında bitmek bilmeyen bir fındık rekabeti olduğunu da hatırlatmak gerek.

Tirebolu çayı Giresun’un marka ürünlerinden. Tirebolu 42 markası ile bilinen özel harman çay, çay tutkunları için harika bir hediyelik. Şehir merkezinde buzdolabı magneti, anahtarlık, kartpostal, yöresel kıyafetler, tespih ve takı gibi hediyelik ürünler satan dükkanlar da var.
Dönüşte arkadaşlarınıza ve ailenize hediye almayı unutmayın. :)


  
                                                                                           ↣BETÜL ALEYNA KANBUR↢

KORKU  Stefan Zweig'ın korku kitabında her şeye sahip olan bir kadının, sahip olduklarının kıymetini bilmemesi ve elinden kayacağını ...