15 Mayıs 2019 Çarşamba

UCU GÖRÜNMEYEN YOLDAKİ MEŞALE IŞIĞI

UCU GÖRÜNMEYEN YOLDAKİ MEŞALE IŞIĞI

               Eğitim, okuma yazma bilen ancak ne okuyacağını bilmeyen kitleler yarattı.... Bay Trevelyan ne kadar da haklı bu sözünde. 1930'larda gelişen dünya standartlarında okuma yazma bilmek büyük bir hazine, bilgelik timsali idi. O dönemde siyasiler ve halk bu yeteneğin cazibesine kapılmış ve okuma yazma öğrenmek adına birçok seferberlik yapmıştır. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve  dönemin cumhurbaşkanı halkı cahillikten kurtarmak ve okuma yazma oranını arttırmak adına bir çok proje oluşturmuştur. Bu çabalara karşın günümüzde hala okuma yazma bilmeyen kişiler vardır bu yüzden 2017-2018 yılları kapsamında  30 alanda 125 adet kurs açılmıştır. Kurs bitiminde yaklaşık 1511 vatandaşımız okuma yazma öğrenmiştir ve her geçen gün artmaktadır. Ama bu çalışmalar yapılırken çok büyük bir hata yapılıyor temelde.  Eğitimdeki amaç oku ve geç idi ne okuyacağın neyi okuyacağın yada senin neyi okuyup okumaman gerektiğini bilip bilmemen pek önemli değildi tıpkı eğitim sistemimizde olan öğrencinin konuyu anlayıp anlamaması önemli değil önemli olan sınav notu algısı gibi. Hedefleri sadece insanların okuma yazma bilmesi oluyordu , amaç kişinin ihtiyaç duyduğu anlarda kendini ifade etmek adına bunu kullanması yada kendini ifade eden eserlerin okuma yolu ile ruhuna nakledilmesi olmalı idi. İki amaçta da yolun sonu okuma yazma öğrenmeye çıkıyor fakat sadece okuyayım diye öğrendiğimiz okuma becerisi biz okumayı öğrendiğimizde ne okuyacağım gibi bir ifadeye yol acıyor. Biz karanlık ve ıssız olan bir yerde afallamış dururken elimize yolu görebilmemiz için bir meşale veriyorlar ve biz bu yolda yürüyoruz ama bize neden bu yolda yürüdüğümüzü neden yürümemiz gerektiğini söylemiyorlar .sadece istatiksel bir veriye sahip olmak adına bizi bu yolda yürütüyorlar. okumak ve yazma öğrenmek güzel bir olgudur  fakat neyi okuyacağını bilerek okuma yazma öğrenmek daha güzel bir olgudur. Bir yolda neden yürüdüğünüzü bilmek o yolda karşılaşacağınız darbelere karsı göğüs germenizi sağlar tabi amacın  ne olduğu da önemlidir amaç sadece otobüslerin nereye gideceğini bileyim, telefondan amcamın yengesini arayayım, doktorun verdiği reçeteyi okuyayım diye öğreniliyor ise bu kişinin kendi karakterine yaptığı saygısızlıktır cünkü okumak yazmak sadece bu değildir aynı zamanda anlamaktır da ruhları, gözleri ve anlatılmak istenenleri mesela.  Bunun yanında şöyle bir sorun da doğmuştur; okuyan yazan ama okuduğunu ''bak ben şu şu kitabı okudum şu kadar kitap okudum  demek adına yapan kimseleri. Bu kimseler kitaplara birer mal birer nicelik gözüyle baktılar halbuki kitap ruhun evreni idi. 
            Yapılan yanlış çalışmaların sonucunda çıkan bu tatsız durumu kişiler ancak kendini tanımak istediğinde hedeflerini doğru bir şekilde belirleme olgusuna sahip olduklarında çözecekler
                                                                                                    ilknur palabıyık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KORKU  Stefan Zweig'ın korku kitabında her şeye sahip olan bir kadının, sahip olduklarının kıymetini bilmemesi ve elinden kayacağını ...